Yerdeniz’in yazarlarından bu kez farklı dünyaları anlatan bir kitap. Bu tür seyahat kitabı ya da gezi rehberi. Bildik bir mekanda, havaalanında başlayan seyahatler bunlar, ama yolculuk için uçak şart değil. Havaalanında varışla uçağa ayak basana kadar geçen o eziyetli saatlerde gergin bir ıstırap, bıkkınlık, hazımsızlık ve nabız artışu boyutlar arası seyahati başlatmak için yetiyor da artıyor bile. Uygulamalı genetik biliminin mucizesi Islac halkı, sessizliği laf kalabalığına yeğleyen Asonular, öfkenin ele geçirdiği veksiler, ansarların biyolojik döngüsü, kolektif rüyaları paylaşan frinliler, hemen herkesin Kraliyet Ailesi’nin bir üyesi olduğu Hegnler, hiç uyumayan insanlar, ölümsüzler ve diğerleri…
Yazarın Notu
Bu kitap, hava yolculuğunun sefaletinin tamamen havaalanlarını ve havayollarını işleten şirketlerin işi gibi göründüğü, henüz mağaralardaki sakallı bağnazların katkıda bulunmadığı zamanlarda yazılmıştır. Her şeyle dalga geçmek kolaydı o zamanlar. Ne de olsa mesele sadece sıkıntıdan ibaretti. İşler değişti artık, ama Sita Dulip Yöntemi’nin dayandığı ilkeler hâlâ geçerli. Hata, korku ve ıstırap bütün icatların anasıdır. Sıkışmış beden aklın hürriyetini bilir ve ona değer verir.
UÇUŞTAN UÇUŞA
Sita Dulip Yöntemi
UÇAKLARIN MENZİLİ -birkaç bin mil, dünyanın ta öbür ucu, hindistancevizi ağaçları, buzullar, mısır, Mısır, lama, Lama vs – havaalanının sağladığı deneyimlerin (tabii kullanmasını bilenler için) uzantısı ve çeşitliliği yanında acınacak ölçüde sınırlıdır.
Uçaklar ıkış tıkış, gürültülü, mikroplu, telaşlandırıcı ve sıkıcıdır; üstelik son derece olmadık aralıklarla, görülmedik derecede berbat yiyecekler ikram edilir. Havaalanları daha geniş olsa da kalabalıkları, o berbat havaları, gürültüleri, amansız gerilimleri uçakları aratmaz, kurumuş bir şeylerin parçacıklarından oluşan yiyecekleri genellikle daha berbattır; üstelik bu yiyeceklerin yenecekleri yerler de insanı canından bezdirecek kadar iç sıkıcıdır. Uçaklarda herkes kemerle bir koltuğa bağlıdır ve insanlar sadece mesanelerini boşaltmak için kuyruğa girdikleri kısa sürelerde ve tam tuvalet kabinine varacakları sırada rahatsız edici hoparlörün herkesi yeniden kemerle bağlanıp hareketsizleşmek için taciz ettiği ana kadar hareket edebilirler. Havaalanlarında elleri kolları bavul dolu insanlar nihayetsiz koridorlarda bir oraya bir buraya koşuşturup durur, tıpkı iblisin ellerine cehennemden kaçma yollarını gösteren değişik değişik yanlış haritalar tutuşturduğu ruhlar gibi. Bu koşuşturan insanlar, yere sabitlenmiş plastik sandalyelerinde sandalyelerine sabitlenmiş gibi oturan insanlar tarafından izlenir. Yani bu noktaya kadar havaalanı ile uçaklar, nasıl bir fosseptik çukurunun dibi sonuç olarak bir diğerinin dibiyle eşitse, aynı şekilde birbirlerine eşittir.
Eğer hem siz, hem de uçağınız zamanında gelmişseniz, havaalanı sadece yoğun, uzun, perişan bir uçak yolculuğunun yaygın, kısa, perişan bir başlangıcıdır. Peki ya gelişiniz ile bağlantılı uçuşunuz arasında beş saat varsa; ya da uçağınız rötar yaptığı için bağlantılı uçuşunuzu kaçırdıysanız; ya da bağlantılı uçuşunuzda rötar varsa; ya da başka bir havayolunun çalışanları maaşları için grevdeyse ve hükümet uluslararası kapitalizme karşı gelişen bu tehdidi denetim altına almak için Ulusal Muhafızlara bir emir vermediğinden sizin havayolları çalışanları her zamankinin iki misli insanla baş etmeye çalışıyorsa; ya da tayfunlar varsa; ya da fırtınalar, tipiler varsa; ya da uçağın önemli minik parçacıkları eksikse; ya da uçaklarla bir yerlere giden insanların havaalanlarında oturup, oturup, oturup bir yere varamamalarına yol açan (hiçbir zaman havayollarının kabahati olmayan ve nadiren vaktinde haber verilen) binlerce başka nedenden dolayı beklemek zorundaysanız?
Daha gerçekçi olan bu açıdan bakacak olursak, havaalanları bir yolculuğun başlangıcı, bağlantı noktası değil de durak noktası oluyor. Bir tıkanma. Kabızlık. Havaalanı insanın başka bir yere gidemediği yer oluyor. Zamanın geçmediği, anlamlı bir varoluş ümidinin kalmadığı mevcudiyetsiz bir yer. Bir sınır: Son. Havaalanları insanlara, boyutlar arasındaki aralığa girişten başka bir şey sunamıyor.
Bunu ilk fark eden Cincinatti’den Sita Dulip olmuş ve böylece artık birçoğumuzun kullanmakta olduğu boyutlar arası tekniğini keşfetmiştir.
Chicago’dan Denver’a olan aktarmalı uçuş, uçaktaki belirlenemeyen, ya da en azından kimseye söylenmeyen bir arıza sebebiyle tehir edilmiş. Kalkış saati listeye, iki saat rötarla 13:10 olarak yazılmış. Saat 13:55’te, listede kalkış vakti 15:00 olarak gösterilmiş. Daha sonra da uçuş gidenler listesinden tamamen kaldırılmış. Soruları cevaplamak için kapıda kimse yokmuş. Danışmaların önündeki kuyruklar da, tuvalet kuyruklarından biraz daha kısaymış, yani ancak sekiz mile ulaşıyormuş. Sita Dulip, hepsi hepsi birkaç tane olan masaların tamamı insafsız, acımasız ebeveynleri olan zırıldayan, perişan çocuklar, veya şort ve atlet giymiş, lastik şeritler sarınmış iri yarı, kıllı gençler tarafından tutulmuş olduğuiçin kirli plastik bir tezgâhta ayakta durarak berbat bir öğle yemeği yemiş. Eğitim bütçesini kullanarak daha çok hapishane kurulmasını savunan, gelirleri Romanya’nın bütçesini aşan vatandaşlar için uygulanan son vergi indirimini alkışlayan yerel gazetelerdeki köşe yazılarını okumuş. Havaalanındaki kitapçılar kitap yerine sadece, Sita Dulip’in tüm bünyesinde meydana gelecek ciddi bir tepkiyi göze almadan okuyamayacağı “best-seller”lardan satıyorlarmış. Bir saatten fazla bir zamandır ayak yerine geçen metal tüplerle yere sabitlenmiş mavi plastikten sandalyeler üzerinde yan yana oturmuş bir dizi insana dönük, ayak yerine geçen metal tüplerle yere sabitlenmiş mavi plastikten sandalyeler üzerine oturmuş insanların yanında, ayak yerine geçen metal tüplerle yere sabitlenmiş mavi plastikten bir sandalye üzerinde oturuyormuş ki, (daha sonra söylediğine göre): “Gelmişler.”
Sadece olduğu yerde şöyle bir dönüp, kayarcasına eğilmekle, aslında yapması anlatmaktan daha kolay olan bir hareketle, her yere -her yere- gidebiliyormuş çünkü zaten boyutlar arasındaymış.
Kendisini Strupsirts’de, hani o kolayca gidilebilen, hâlâ boyutlar arası yolcuların başlangıç için en çok seçtikleri, hortumların, yanardağların pitoresk ama biraz sınırlı bir manzara oluşturdukları bölgede bulmuş. Tecrübesizliği nedeniyle uçağını kaçırmaktan korktuğundan, orada ancak bir iki saat kadar kalıp havaalanına dönmüş. Ama bu boyutta, yokluğunun neredeyse hiç vakit almamış olduğunu hemen anlamış.
Memnuniyet içersinde yeniden sıyrılmış ve bu kez Djeyo’ya varmış. Boyutlar Arası İrtibat Acentesi tarafından çalıştırılan, balkonu kehribar rengi Somue Denizi’ne bakan küçük bir otelde iki gece geçirmiş. Kumsalda uzun yürüyüşler yapmış; serin, yoğun altın suda yüzmüş -“brendi ve sodada yüzmek gibi bir şeydi,” demişti- başka boyutlardan gelen bazı cana yakın ziyaretçilerle tanışmış. Djeyo’nun birbirlerinden başka kimseye ilgi göstermeyen ve yere hiç inmeyen küçük ve zararsız yerlileri alm-palmiyelerinin tepelerine bağdaş kurarak pazarlık yapıyor, dedikodu ediyor, birbirlerine yumuşak, hızlı aşk şarkıları söylüyorlarmış. Uçağına binmek için gönülsüzce havaalanına döndüğü zaman, kendi boyutunda ancak dokuz on dakika geçmişmiş. Kısa bir süre sonra da uçağa çağırmışlar.
Küçük kız kardeşinin düğünü için Denver’a uçmuş. Eve dönerken Chicago’ya giden aktarmasını kaçırmış ve o gün bugündür sık sık ziyaret ettiği Choom’da bir hafta geçirmiş. Reklam acentesindeki işi nedeniyle sık sık seyahat etmek zorunda olduğundan artık Choomcayı anadili gibi konuşmaya başladı.
Sita, aralarında olmaktan büyük bir memnuniyet duyduğum bazı arkadaşlarına nasıl boyut değiştirildiğini öğretti. Böylece bu teknik, bu metot zamanla Cincinnati’den dışarı yayıldı. Boyutumuzda yaşayan başkaları, bunun yolunu kendi başlarına keşfetmiş olabilirler çünkü artık epey kişinin, her zaman bilerek olmasa da, bu yolculuğu uygulamakta olduğu anlaşılmıştır. Şurada burada karşımıza çıkıyorlar.
Asonularla kalırken, bizim boyutumuza çok benzeyen ama çoğunu Toronto’nun oluşturduğu Candensiya boyutundan bir adamla karşılaşmıştım. Bana boyut değiştirmek için bir Candensiyalının yapması gerekenin sadece iki tane dereotlu hıyar turşusu yemek ve on dakika kadar, dakikada on kere nefes alıp vermek olduğunu söylemişti. Bizimkiyle kıyaslandığında, bu, insanı kıskandıracak kadar kolay bir teknik. Biz (yani seyahat etmediğimiz zamanlarda benim de işgal ettiğim boyuttaki insanlar) havaalanları dışında boyutlar arası uçuşa geçemiyoruz, göründüğü kadarıyla.
Boyutlar Arası İrtibat Acentesi uzun bir zaman önce, gergin bir ıstırap, hazımsızlık ve bıkkınlığın özel bir bileşiminin boyutlar arası seyahati başlatmak için şart olduğunu kanıtlamıştır; fakat çoğu boyuttaki çoğu kişi, bizim gibi ıstırap çekmek zorunda değil.
Bana arkadaşlarım tarafından verilmiş veya kendi gezintilerim sırasında aldığım notlardan ve çeşitli kütüphanelerden topladığım bilgilerden bir araya getirilmiş aşağıdaki raporlar ve betimlemeler okuyucuları boyutlar arası yolculuk yapmaları için ikna edebilir; edemese bile, en azından havaalanında bir saat geçirmelerine yardımcı olabilir.
Uçuştan Uçuşa kitabının ön okuması bu kadar. Kitabı beğendiysen senin için en uygun fiyatlı satın alma seçeneklerini listeledik.
Uçuştan Uçuşa
Anlatı
Deneme
Yazar: Ursula K. Le Guin