“Diyarbakır’ın Karaağaç Köyü Kuran Kursu’nda can veren altı çocuk; tarikat şeyhleri tarafından kutsanmış ‘imansız’ bir piyasanın ve bu kuralsız piyasada bozdurulmuş kör bir inancın kurbanlarıydı. Karaağaçlı çocukları; anayasasında yazıldığı üzere demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olması beklenen Türkiye Cumhuriyeti’nin diğer kimsesizleri izledi: Konya Taşkent’te doğalgaz patlamasında yiten on sekiz ve Adana Aladağ’da köze dönmüş on iki kız çocuğu, Karaman’da tecavüze uğrayan on erkek çocuk, Kütahya’da bir kolunu kıyma makinesinde bırakan on iki yaşındaki Nurettin ve Adıyaman’da bir ortaokul pansiyonunda ırzına geçilen erkek çocuklar…”

12 Eylül’den itibaren uygulanmaya başlanıp AKP iktidarlarında tamamlanan neo-liberal ekonomik politikalar sonucu Türkiye’de yoksulluk ve yoksunluk, tarikat ve cemaatlerin istismar alanına dönüştü.

İsmail Saymaz, tarikat ve cemaatlere terk edilen eğitim alanındaki ihmalleri, kamu görevlilerinin dinî gruplara yol vermesini ve nihayet yoksul aile çocuklarının dramını gözler önüne seriyor.

Kimsesizler Cumhuriyeti, tarikatların “endişelerini” gidermek için kaçak eğitim kurumu açmanın ve bu kuruluşlarda çalışmanın suç olmaktan çıkarılmasının sonuçlarına ışık tutuyor. Ölen, sakat kalan, cinsel saldırılarla hayatları kararan bu çocukları kader kurbanı ilan eden zihniyetin somut suç ortaklığını gösteriyor.


TAKDİRİ İLAHİ ŞİRKETİ

Diyarbakır’ın Kulp ilçesine bağlı Karaağaç Kuran Kursu’nun ışıkları yatsı namazından sonra söndü. Dışarıda, karanlığın kaskatı donduğu bir ayaz hâkimdi.

Tarih, 1 Aralık 2015’ti ve saat gece ikiyi geçiyordu.

Kuran kursunda yatılı kalan on bir genç ve çocuk vardı. Onlardan beşi, ikinci kattaki ilk yatakhanede uyuyordu.

En büyükleri, Silvanlı Mehmet Bingöl’dü. Belediyede çalışan babasının okutma gücü olmadığı için on altı yaşındaki Mehmet iki ay önce yurda kaydolmuştu. Akranı Serhat Sancar ise Karaağaç’tandı. Çiftçi Faruk Sancar’ın oğluydu ve yedi kardeşli bir evde büyümüştü. Bir hafta önce kursa yazılmıştı. Karaağaçlı Şahin Kahraman, on dört yaşındaydı. Babası İkrami, oğlunu kursa yazdıran ilk veliydi. Yazdırmaya mecburdu. Çünkü evinde beş çocuğu daha vardı. On iki yaşındaki Suat Çankaya, sekizinci sınıftaydı; 14 yaşındaki Sabahattin Ahun ise lise terk…

Beş çocuk kalorifer odayı ısıtmadığı için yatmadan önce elektrikli ısıtıcıyı yakmıştı.

Isıtıcının fişini halıfleksin altından ranzaya uzatmış; sünger yatağın altından geçirerek, prize takmışlardı. Onlar uyurken, priz patladı ve kablo tutuştu.

Diğer yatakhanede uyuyan Abdullah Tekin, saat 2’de sese bakmak üzere kapıyı açınca dumanın içinde kaldı. Derhal arkadaşlarını uyandırdı. Beşi dışarıya çıkarken, Nur Muhammet Bayka ise geride kaldı. Bu esnada, yangından kurtulanlardan Cihan Işık, köye doğru bağırarak koştu.

Kapı ağzında beş can

Karaağaçlılar köy meydanında yankılanan “Yardım edin!” çığlıklarına uyandı. Camı açanlar Kuran kursunun yandığını gördü. Su bidonlarına, kovalara ve merdivenlere davrananlar imdada koştu. Yurttaki on bir öğrenciden altısı kurtarılırken, Bayka’nın içeride kaldığı fark edildi. On altı yaşındaki Bayka, amcası tarafından çıkarılsa da artık çok geçti.

İkinci yatakhaneye hiç girilemedi. “Bizi kurtarın!” çığlıkları alevler arasında kayboldu. Cesetleri sabah kapının önünde tanınmayacak halde bulundu:

Beş kişinin yangın sırasında yatakhanede oldukları, yangını fark ederek PVC kapıdan kaçmaya çalıştıkları ancak kaçamadıkları ve kapının önünde yere yığıldıkları ve cesetlerinin burada bulunduğu…

Ertesi gün yurda giren jandarmaya göre binada elektrik sayacı yoktu. Kaçak elektrik kullanılıyordu. Elektrik panosunda ise “kuş yuvası şeklinde kurumuş ot ve dal parçaları” çıktı. Yangın anında akımı kesmek için gereken, piyasada 50 TL değerindeki kaçak akım rölesi takılmamıştı. Bu noksanlıklara rağmen müftülük, kursun 2011-2012’de faaliyete başlamasına izin vermişti.

Üç yıl sonra, Eylül 2015’te, yurda öğretici olarak Faruk Işık atandı. O tarihe kadar bu kurs “C” sınıfı diye tabir edilen, gündüz eğitim verilen nitelikteyken; Işık, kursu izinsiz şekilde yatılıya çevirdi. İkinci katta iki yatakhane kurdu, öğrencileri kaydetti.

Ekim 2015’te müftülüğe başvurarak, yatılıya geçmek istediğini bildirdi. Kasım’da yapılan denetimde müftülük, elektriğini kaçak kullanan ve yasadışı şekilde öğrenci kabul eden yurdu kapatması gerekirken; “B” grubu olmak için gerekli standardın sağlandığını ilan etti. Raporda, “Fiziki imkânın iyi olduğu müşahede edildi. Öğrencilerin sayısının çokluğu sevindirici” diye yazıldı. Işık, “Siz başvurunuzu yapın” denilerek, tebrik edildi. Onaydan iki hafta sonra altı çocuk can verdi.

Allah’ın takdiri!

Karaağaç yangınından sonra hiçbir veli şikâyetçi olmadı. Veliler Suat Çankaya’nın babası Celal gibi, “Allah’ın takdiri ile olmuştur” dedi. Faruk Işık ve köy muhtarı ile azalar hakkında Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 85/2. maddesi gereğince “taksirle birden çok kişinin ölümüne sebebiyet vermek” suçlaması ve iki yıldan on beş yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. Tahmin edileceği üzere kimse tutuklanmadı.

Diyanet İşleri Başkanlığı’na (DİB) göre tek kusurlu, Işık’tı. DİB, “Başkanlığımızın her türlü denetimi yapmasına rağmen Işık’ın yatılı öğrenci kabul etmesi neticesinde oluşan zarardan sorumlu değiliz” dedi. Oysa DİB, kursun elektriği kaçak olduğu halde denetimde bir eksiklik saptamayarak, yasadışılığa göz yummuştu. Üstelik DİB, suçlamaktan geri durmadığı Işık’ı Konya’nın Hüyük ilçesine atamıştı.

Bu yasa tanımazlık, Diyarbakır’a özgü değildi. DİB’in 2017 verilerine göre Karaağaç Kuran Kursu gibi, Türkiye’de 15.796 Kuran kursu var. Kurslardan 9.980’i il ve ilçelerde, 5.816’sı belde ve köylerde faaliyet gösteriyor. 3.244’ü derneklere, 333’ü vakıflara ve 984’ü şahıslara kayıtlı… “Medrese” adlı verilen yatılı kurslar çoğunlukla tarikat ve cemaatlere ait.

Tarikat yurtları

Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) verilerine göre 2016/2017 yılı eğitim yılında örgün eğitimden 17.702.938 öğrenci yararlandı. Kamuya ait 62.250 okulun 2.936’sında pansiyon var. Pansiyonlardaki 532.667 yataktan 359.521’i dolu görünüyor.

YÖK verilerine göre 2017/2018 öğretim yılında 7.360.371 üniversiteli eğitim aldı. Bu öğrencilerden 6.963.903’ü kamuda, 589.307’si vakıf üniversitelerinde okuyor.

Kredi Yurtlar Kurumu’na bağlı 81 il, 236 ilçe ve üçü yurtdışında olmak üzere 738 yurt var. Bu yurtlarda 371.954 kız ve 234.164 erkek öğrenci kapasitesine erişildi.

Buna karşın 3964 özel yurt bulunuyor. Bu yurtlardan 2.267’si ortaöğretim, 1.197’si ise yükseköğretim alanında çalışıyor. Ortaöğretim yurtlarının 2.153’ü derneklere, 65’i vakıflara; yükseköğretimdekilerin 343’ü derneklere, 113’ü vakıflara ait.

Ortaöğretim yurtlarında 57.503, yükseköğretim yurtlarında 125.738 öğrenci kalıyor. Toplam 183.241 öğrenci yurtlarda barınıyor. Kapasitesinin 384.885 olduğu düşünülürse; görünen o ki, özel yurtların ancak yarısı dolabiliyor.

Otuz tarikat ve 400 kol

Dernek ve vakıflara ait yurtların çoğu dinî gruplar tarafından işletiliyor. Eğitimde dinî yoğunlaşmanın iki gerekçesinden biri, ekonomik gelir; diğeri de örgütlenme olanağı.

Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi’nden Prof. Dr. Esergül Balcı ve ekibi tarafından yürütülen “Eğitimde Tarikat ve Medrese Gerçeği” araştırmasına göre Türkiye’de otuz tarikat silsilesi ve bunlara bağlı 400 civarında kol var. Yaklaşık 2,6 milyon insanın bir tarikatla ilişkisi bulunuyor. Tarikat faaliyetine sürekli katılan nüfus, 1,1 milyon. 1,5 milyon kişi en az bir kez katıldığını vurguluyor.

Yalnızca İstanbul’da 445 tekke faaliyet gösteriyor. İstanbul, Siirt, Diyarbakır, Mardin, Adıyaman, Batman, Van, Hakkari, Şırnak, Ağrı, Muş, Bitlis, Gaziantep ve Şanlıurfa’da 800’ün üzerinde medrese var. Apartman katlarında kaç medrese olduğu bilinmiyor. Okul öncesi çağda medreseye kaydolma yaşı üçe kadar düşüyor. Bir milyon çocuk tarikat ve cemaatlerin elinden geçiyor.

“Menzil” ve “İsmailağa” gibi kitlesel Nakşibendi kollarının da aralarında olduğu çok sayıda tarikat ve cemaat binlerce Kuran kursu ve öğrenci yurdunu yönetiyor. Tabelasında “Talebe” sözcüğü geçenlerin tümü Süleymancı…

Kurslar ve yurtlar imparatorluğu

Tarikatın adı, kurucu şeyhi olan Süleyman Hilmi Tunahan’dan geliyor. Bulgaristan’da 1888’de doğan Tunahan, 1925’te medreseler kapatılınca vaizliğe başladı. Gizlice din eğitimi verdiği için görevden atıldı. 1951’de Çamlıca Kuran Kursu’nu açtı ve Anadolu’ya yayıldı. İlk öğrencileri DİB’in kadrosu oldu.

Tunahan, 1957’den sonra Demokrat Parti ile kavgaya tutuştu. Bir taraftarı, Bursa’daki Ulucami’de “Süleyman Efendi mehdidir” diye bağırınca Tunahan ve damadı Kemal Kacar tutuklandı. Tunahan 1959’da ölünce defin için Fatih Camii avlusuna izin alındığı halde polis tarafından zorla Karacaahmet Mezarlığı’na gömüldü.

Tunahan hayattayken, veliaht olarak, Eskişehirli bir tüccar olan damadı Kacar’ı işaret etti. Kacar’ın mavi takkesi müritler arasında popüler olunca tarikat “mavi takkeliler” diye bilindi. Kacar, 1965’te Millet Partisi’nden, 1969 ve 1977’de Adalet Partisi’nden Kütahya Milletvekili seçildi.

Süleymancılar yurt dışında Kuran kursu açan ilk grup oldu. Almanya’da İslâm Kültür Merkezleri açılırken; Süleymancı camilerinin sayısı 150’ye çıktı.

12 Mart’ta Kuran kurslarının devletleştirilmesi sonucu Süleymancılar kursların çoğunu yitirdi. Elde kalan 909 dernek, “Kurs ve Okul Talebelerine Yardım Dernekleri Federasyonu” adı altında birleştirildi.

Kacar, 12 Eylül’den sonra kurslar nedeniyle bir buçuk yıl tutuklu kaldı. Süleymancılar 1983 ve 1987’de ANAP’ı, 1991’de DYP’yi, 1995’te Refah Partisi’ni destekledi. Kacar’ın baldızı ve Tunahan’ın kızı olan Ferhan Denizolgun’un oğlu Ahmet Arif Denizolgun, RP Antalya Milletvekili seçildi. Kacar, 2000’de ölünce yerine Denizolgun geçti. Denizolgun ise 2002’de ANAP’ı, 2007’de Demokrat Parti’yi desteklerken; ağabeyi Mehmet Beyazıt iki dönem AKP’den İstanbul Milletvekili oldu. Fakat Mehmet Beyazıt’ın gücü, Süleymancıları AKP’lileştirmeye yetmedi. Aynı yıl Piyalepaşa Kuran Kursu ve Okul Talebelerine Yardım Derneği’ne ait Kuran kursu kaçak diye yıktırılınca Süleymancılar ile AKP arasında kılıçlar çekildi. Tarikat 2011’de MHP’ye oy verdi.

Denizolgun, 8 Eylül 2016’da vefat ettiği güne dek gözlerden uzak kaldı. 2014 yılında yerel seçimlerde Antalya’da CHP ile pazarlık edildi. 2015 yılındaki 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinde bir partiye işaret edilmedi. Taban AKP’ye oy verdi. Eylül 2016’da vefat eden Denizolgun’un yerine 34 yaşındaki yeğeni Alihan Kuriş lider seçildi. Süleymancılar 24 Haziran 2018’de genel seçimde tercihini açıklamadı. Cumhurbaşkanlığında Meral Akşener’e, parlamentoda İyi Parti’ye oy verdikleri yazıldı. Bu yüzden AKP’nin hedefi haline geldiler ve iddiaya göre yurtlarına müfettişler gönderildi. Halen tarikatın “Tunceli dahil” bini aşkın yatılı kız ve erkek Kuran kursu ve öğrenci yurdu olduğu ileri sürülüyor.

Ak yurtlar

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ailesi ve AKP’liler 2012’den sonra yurtlara yöneldi. Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken kurduğu İstanbul Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı, o yıl Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı’na (TÜRGEV) dönüştürüldü. Erdoğan’ın kızı, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın eşi Esra Albayrak’ın yönetim kurulu üyesi olduğu TÜRGEV’in otuz iki şehirde altmış yurdu var. Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın kurduğu Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) da elli iki yurt açtı.

AKP ile doğrudan ilişki halinde olan İlim Yayma Cemiyeti’nin 172 il ve ilçede toplam 174, Ensar Vakfı’nın on bir şehirde yirmi yedi, İmam Hatipliler Derneği’nin on iki şehirde on altı yurdu bulunuyor.

AKP iktidarlarında dinî yurt ve kursların yasadışılığına göz yumuldu. Tarikat ve cemaatlerin şikâyeti üzerine ve gereksinimleri doğrultusunda ilgili yasalar ya değiştirildi ya da tümden kaldırıldı.

Başladığımız yere, Diyarbakır’ın Karaağaç köyüne dönelim.

Karaağaç Kuran Kursu’nda can veren altı çocuk; tarikat şeyhleri tarafından kutsanmış “imansız” bir piyasanın ve bu kuralsız piyasada bozdurulmuş kör bir inancın kurbanlarıydı.

Karaağaçlı çocukları; anayasasında yazıldığı üzere demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olması beklenen Türkiye Cumhuriyeti’nin diğer kimsesizleri izledi: Konya Taşkent’te doğalgaz patlamasında yiten on sekiz kız çocuğu, Adana Aladağ’da köze dönmüş on iki kız çocuğu, Karaman’da tecavüze uğrayan on erkek çocuğu, Kütahya’da bir kolunu kıyma makinesinde bırakan on iki yaşındaki Nurettin ve Adıyaman’da bir ortaokul pansiyonunda ırzına geçilen çocuklar…

"

Kimsesizler Cumhuriyeti kitabının ön okuması bu kadar. Kitabı beğendiysen senin için en uygun fiyatlı satın alma seçeneklerini listeledik.

pttavm D&R

beğendiniz mi?

Kimsesizler Cumhuriyeti