“Polisin Türkiye’nin genelinde cinayet işlediği zaman nasıl ifade verdiğini araştırdık. Baktık ki, Antalya’da Çağdaş Gemik’i öldüren polis de aynı şekilde ifade veriyor. ‘Ayağım kaydı, silahım patladı, nasıl oldu, bilmiyorum.’ Sivas’a geçtik. Turan Özdemir’i öldüren polislere baktık. Onlar da aynısı…
“Polisin Türkiye’nin genelinde cinayet işlediği zaman nasıl ifade verdiğini araştırdık. Baktık ki, Antalya’da Çağdaş Gemik’i öldüren polis de aynı şekilde ifade veriyor. ‘Ayağım kaydı, silahım patladı, nasıl oldu, bilmiyorum.’ Sivas’a geçtik. Turan Özdemir’i öldüren polislere baktık. Onlar da aynısı… Peki, mermi nereye değdi? Turan Özdemir’in ense köküne. Çağdaş Gemik’in neresinde patlamıştı? Kulağının arkasında. Baran Tursun’da? Tam kafasının arkasına.”
“Onur’u yaşamdan koparan süreç, kolluk güçlerinin uygulamaları… Ben onu önce içimde var ettim, sonra kucağımda; emdirdim, kocaman bir adam oldu… Benim oğlum var ama 28 yaşında delikanlı, yaşlanmayacak… Onun hak mücadelesinde iğneyle kuyu kazdığımızı biliyorum….”
“Şimdi her polis bir değil ama TV’de polis görünce artık TV’yi kapatıyorum, başka kanala geçiyorum. O anki şeyi aklımdan silmeye çalışıyorum… Önceden polislere güvenim vardı, şimdi yok…”
Eylemde, sokakta, karakolda polis şiddeti… “Dur” ihtarına uymadıkları gerekçesiyle kafalarından vurulanlar, polisin eline sağ salim düşüp hayatlarını yitirenler, felç olanlar, sakat bırakılanlar, işkencelerden geçenler…
Son beş yılda polis kaynaklı ölümlü vaka sayısının sadece kitap yayına hazırlanırken 124’ten 127’ye çıkması bile nasıl bir dehşet tablosuyla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. İsmail Saymaz, İstanbul’dan Ankara’ya, Antalya’dan Diyarbakır’a polisin karıştığı otuz beş adli olayı derinlemesine inceleyerek işkenceye ve kötü muameleye “sıfır tolerans” vaadinin hayatta hiçbir karşılığı olmadığını gözler önüne seriyor.
Polisin Eline Düşünce–Sıfır Tolerans Festus Okey’ler, Şerzan Kurt’lar, Çayan Birben’ler, Baran Tursun’lar ve niceleri unutulmasın, tekrarlanmasın diye…

Polisin Eline Düşünce
Sıfır Tolerans

Sunuş

Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair 5681 Sayılı Kanun’un 14 Haziran 2007’de yürürlüğe girmesinden bugüne beş yıl geçti. ‘”Kapkaç ve terör” suçlarında polisin elini güçlendirmek” diye gerekçelendirilen bu yasa değişikliği ile polis, 90’larm “yargısız infaz uygulamasını 2000’lerde adeta bir “hak” olarak elde etti.

Kendisine yönelmiş alelade bir itirazda bile silahına davranması yasal hale getirilen polis, bu sayede “Dur”maksızın ateş etti. Bazen “Dur” ihtarına uymadığı iddia edilen trafikte seyir halindeki bir genç, bazen “Dağılın” uyarısını dikkate almadığı öne sürülen bir gösterici, bazen de polise direnen bir yurttaş kurşunların hedefi oldu.

Polis, aynı yasanın tanıdığı “Durdurma, Arama ve Kimlik Sorma” yetkisini de fütursuz bir iştahla kullanıyor. Başta Kürt yurttaşlar olmak üzere, polisin deyim yerindeyse “tipini beğenmediği” kim varsa şiddete maruz kaldı ve kalmaya devam ediyor. Gözaltı kararma direnmenin ve kimlik göstermemenin bedeli kimi zaman ölüm bile olabiliyor.

Demokrasi güçlerinin otuz yıllık mücadelesi ve Türkiye’nin AB yönelimi sayesinde karakolda elektrik verilmesi, askıya alınmak ve tazyikli suya maruz bırakılmak gibi kaba işkence yöntemleri tarihe karışırken polis şiddeti karakoldan sokağa taştı. Böylece “kayıt dışı gözaltı ve işkence” uygulamasıyla tanışılmış oldu.

PVSK’nın değiştirildiği 2007 yılı ile Ekim 2012 arasında 127 kişi “Dur” ihtarına uymadığı, polisle çatıştığı veya onlara direndiği iddiasıyla öldürüldü. Kimileri hedef gözetilerek, dövülerek, biber gazına veya kapsülüne maruz kalarak can verdi. Kimileri de, iddialara göre, karakolda intihar etti veya intihara sürüklendi.

Sıfır Tolerans, PSVK ile tanınan “yargısız infaz” hakkını sayısız olay içinden sadece otuz beş örnek dava ve soruşturma dosyasıyla anlatıyor. İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Aydın, Hakkâri, Diyarbakır, Muğla ve Yalova’da meydana gelen bu otuz beş adli olaydan on beşi, Festus Okey’den Şerzan Kurt’a, sonu ölümle biten polis şiddeti örneklerini içeriyor. Diğer yirmi dosyada ise yaralamalı polis şiddeti örneklerine yer veriliyor. Bunlar arasında, polis kurşunuyla felç bırakılan Ferhat Gerçek ve Yasin Kırbaş’m yanı sıra, dipçikle ve tekmeyle sakat bırakılanlar var.

Sadece polis tutanakları, fezlekeler ve iddianameler değil, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türkiye İnsan Hakları Vakfı, İnsan Hakları Derneği, Helsinki Yurttaşlar Derneği ve İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün işkence ve kötü muamele konulu raporları da Sıfır Tolerans’ın başlıca kaynakları arasında yer alıyor. Kitapta yer verilen polis tutanakları, fezlekeler ve iddianameler aslına uygun ve maddi hatalara dokunulmayarak yayımlandı.

Tüm bu dosyalar gösteriyor ki, “duraksamadan” ateş edip copuna veya biber gazına davranan ya da “orantılı güç” (!) kullanan polis, ölümden ve yaralamadan sonra delilleri yok edip değiştiriyor, geriye dönük belge düzenliyor, sahte delil ve tanık icat ediyor ve yargı sürecini sekteye uğratıyor. Yargı da, birkaç saygın örnek hariç, cinayet işleyen polise mümkün olduğunca az ceza vermenin ve tutuksuz yargılamanın yollarını arıyor.

AKP iktidarının Türkiye’ye “armağan” ettiği yeni PVSK, bütün bir toplumun “zabıta marifetiyle derdest” edilmesidir. Böylece değil demokratik örgütlü tepki, en basit insani tepki bile direniş sayılarak silahla kırılabilmektedir. Polis, anayasaya ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere rağmen “öldürme” yetkisiyle kuşatılmıştır. PVSK değiştirilmedikçe yaşam hakkı tehdit altındadır. Çünkü çekilen tetiğin, kaldırılan copun, sıkılan gazın ve atılan tekmenin ucunda bütün Türkiye vardır.

2 Ekim 2012, Kurtuluş/İstanbul


Merhaba bu sayfayı daha önce ziyaret ettiğin için bu kitabı okumuş olabileceğini düşündük. Dilerseniz yeni kitaplara göz atabilir ya da rastgele bir kitap seçebilirsin. Aşağıdaki kutucuğu kullanarak hızlı bir arama da yapabilirsin.


"

Sıfır Tolerans kitabının ön okuması bu kadar. Kitabı beğendiysen senin için en uygun fiyatlı satın alma seçeneklerini listeledik.

pttavm D&R

beğendiniz mi?

Sıfır Tolerans