Kafamdaki romanı yazmak için işimden ve oğlumdan vakit ayıramıyorum, ama üzüldüğüm de yok. Bu koşullarda vaktim olsa da istediğim gibi yazacağımı sanmıyorum. Köyde, sessizlikte, üstünde dura dura çalışmaya alışmış biri için İstanbul çok hareketli; ama buna da alışacağımı, bu koşullarda yazacağım zamanın geleceğini sanıyorum. Yazmadığım için ne devleti ne de yayımcıları suçluyorum. Bunda bir suç varsa doğrudan benim suçum bu.

Yusuf Atılgan gibi bir bakıma “saklı” bir yazarın ardında bıraktığı notlar her zaman heyecan vericidir. Atılgan’ın “Eşek Sırtındaki Saksağan” adlı bir roman yazdığı, sonra da o metni yok ettiği biliniyordu. Elinizdeki kitap, bu romanın yazarın sandığında bulunan giriş bölümüyle birlikte elyazılarından derlenen notlarını, şiirlerini, dergilerde kalmış kısa öykülerini ve yaptığı çevirilerden örnekleri içeriyor.


SİZ RAHAT YAŞAYASINIZ DİYE

I. BÖLÜM

Kitaplarına girmemiş yazı, şiir ve notları

1. Eşek Sırtındaki Saksağan

Ali:
Bacaklarımı kıpırdatamayacağımı biliyormuş gibi ön ayaklarıyla başını kaşımasındaki saygısızca rahatlığa, vurdumduymazlığa tutuluyorum en çok. Bağırsam? Annem arkamda uyuyor; kalkıp gelecek. Ama yüzüne takıverdiği bir yarı gülümsemenin ardına gizlenmeğe uğraşan o bakış olacak gözlerinde. Daha uyanmamış gözler. Yorgun. “Bir sinek yüzünden mi uyandırdın beni? Bu sinek yüzünden mi?..” demez; gider sineği öldürür ya da kovar. Kırışık, uzun, pembe gömleği içindeki etinin bana, benim varlığıma canlı bir sitem gibi kabardığı bir yürüyüşle, ben olmasaydım, ölüverseydim bu sıkıcı yaşamının nasıl değişeceğini bağıran bir yürüyüşle gelir, tekerlekli koltuğumun yanına oturur; komşu kocakarıların gençliğini bir kötürüm oğlan uğruna harcamasına acındıklarında yüzüne yayılan o gülmesiz hoşnutlukla elini saçlarımın arasına sokup başımı kaşır belki. Eskiden kaşırdı. Şehirdeki evimizde çoğu babamın, “Yeter artık Fatma”larıyla kesilen, gövdemde yitik duyarlık salt başımda toplanmışçasına duyduğum uzun kaşımalardı onlar. Şimdi yok. “Büyüdün artık, on dördüne bastın,” diyor. Babamın ölümünden sonra bu köye geleli, bir yıldır büyümeyi öğrendim.

Sinek hep orada sol ayağımın başparmağı ucunda duruyor. Beni hiçe sayan bir saygısızlıkla kaşınıyor. Ben görmediğim sineklerden korkarım. Gözlerimi kaparsam üstüme üşüşüp o korkunç hortumlarıyla bütün kanımı emebilirler. Evdeki kadınlarla çocukların öğle uykusuna yatıştıkları bu mayıs sonu sıcağında bile koltuğum çarşafla örtülü. Olur da uyurum korkusuyla; bir de… (Ayaklarımın açıkta kaldığını sabahtan beri neden görmedi? Bağırmadım; kendiliğinden görsün diyordum. İki türlü bağırdığımı, yalnız kendim için bir şey isteyeceğimde sesimin, onların, “Bir su verir misin bana?” dediklerindeki gibi yumuşadığını; oysa oturağımı dökmeleri gerektiğinde daha dik, daha bir direnerek bağırdığımı anlamıyorlar; her bağırışımda aynı tedirginlikle ürperiyorlar. Artık sık sık bağırmıyorum. Bağırsaydım şimdi ayaklarım örtülü olurdu. Koltuğumu pencerenin önüne iterlerdi. Camı silerken çektiler beni buraya; bıraktılar. Yemeğimi yedirirken bile fark etmedi. Yatıştılar. Yengem odadan çıkınca, sıcak sessizlikte ayağımdaki sineği görünceye dek köşede uyuyan iki çocuğa, incir ağacının yapraklarına baktım durdum. Oysa ağacın altına serili hasıra uzandığını bildiğim yengemin, gene sağ bacağını dizinden büküp bükmediğini merak ediyordum. Koltuğumu az ileri itmiş olsalardı görecektim; bir-iki adım ileri.) … bir de yanıma yaklaşan herkesin kaçamak bakışları, ben büyüyünce başka bir yerimin de benimle birlik büyüyüp büyümediğini görmek istercesine kalçalarıma doğru bakmalarını önlemek için örttürüyorum üstüme çarşafı. Yengemin Nurhan, gözleri kedi gözü gibi parlak, kimi, çarşafı aralarken bağırırım. Koşup saçlarıma vururlar.

"

Siz Rahat Yaşayasınız Diye kitabının ön okuması bu kadar. Kitabı beğendiysen senin için en uygun fiyatlı satın alma seçeneklerini listeledik.

pttavm D&R

beğendiniz mi?

Siz Rahat Yaşayasınız Diye